Depreme evinde yakalanan Arda Ayten ocumak mahmul anları anlattı: Üzerime fırıldak düştü

Kahramanmaraş’ta meydana mevrut 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremlerde 10 ilimizde şişman yıkımlar meydana geldi. Taharri ve istirdat çalışmalarının bitmeme ettiği şehirlerde binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. 2019 yılında katıldığı Ki Milyoner Başlamak İster? yarışmasında 1 milyon TL kazanarak başarısıyla adından hezel ettiren Ardıl Ayten üstelik depreme evinde yakalandı. Hatay İskenderun’de diri zihayat adam, yaşadığı istinkâf etmek meşgul anları anlattı.

“KOMŞUMUZUN YARDIMIYLA DOLABIN ALTINDAN ÇIKTIM”

Içtimai medya hesabından yaptığı paylaşımda yer sarsıntısı esnasında ve sonrasında yaşadıklarını anlatan Ardıl Ayten, şu ifadeleri kullandı: “Yer Sarsıntısı anı… 04.00 civarı uyumaktaydım. Uyanmama birkaç kalık olmalıydı. Annemin seçme seferinde şiddeti artan ‘Ardıl, Ardıl?’ seslerine uyandım. Gözümü şalter açmaz üzerime devrilmekte olan dolabın kapaklarını fark ettim. Kendimi korumaya çalışarak dolaba direndim. Annem kapının açıklığında bana seslenirken dolabın altına sıkışıp kalmıştım. Komşularımızdan biri yetişti, dolabı kaldırdılar ve gövdemi altından çıkarabildik. Üzerimize ne bulduysak giydik. Hariç çıktık. Arabayla kenara çekip ne olduğunu anlamaya çalıştık. Önümde akın akış süregiden makine konvoyunu görünce aklım başıma gelmeye başladı. Sandığımızdan daha iri ayrımsız şeydi bu.”

“SAYDIĞIM ÖLÜLERİ SÖYLEMEYE DİLİM VARMIYOR”

Depremin birinci gününde depremzedeler üzere harekete geçtiğini ve bir esenlik ekibi kurduklarını belirten Ayten, sözlerine şöyle devam etti: “Olayları kestirmeye başlayınca bana ihtiyaç olacağını anladım. Annemi ve komşumuzu arabada bırakıp sakıncasız bir vadi bulmalarını söyleyerek hastane acilinde onlardan ayrıldım. İçeri girdim. Resüsitasyon odasında hızlıca tıpkısı kol kurduk. Mevrut hastaları başımızdaki Çetince ve Dinamit hocaların eşliğinde değerlendirip yaşayıp yaşamadıklarını anlamaya çalışıyorduk. Bu ancak savaşlarda olacak bire bir ayrım noktasıydı. Esbak ben nöbette iken tek kimesne bu resüsitasyon odasına düşmemişti. Oysa şimdi temas gelen hastaya geçmiş müdahaleyi yapıyorduk. Ben kendimce ölüleri saydım. Söylemeye tike varmıyor. Kimisini beşerli, kimisini üçerli sedyelerle taşıdık durduk. Saat 5 civarı girdiğim hastanede saat 15’e geliyordu.”

“İKİNCİ DEPREMDE HASTANENİN TAVANINDAN BİR SÜRÜ MADDE DÜŞTÜ”

“Stabillediğimiz tıpkı hastayı MR’a sevk ve grafisini çekmece ile görevlendirilmiştim. Madun katta iken tıpkı deprem henüz oldu. Üzerimize tavandan bire bir sürü husus düştü. Hastayı güvene alıp beklemeye başladık. Ivedi servise döndüğümde görünürde kimesne kalmamıştı. Hastaneyi tahliye etmeyi konuşuyorlardı çünkü ikinci depremde bile hasar almıştı. Anneme ulaştım. Beni üstelik almasını söyledim. Eczanelerin uğrunda buluştuk.”

“BAYAĞI BİR MÜDDET AĞLADIM”

“Nereye gideceğimize dair bildirme ufak fikrimiz yokken üniversitenin kampüsünün içine akıllıcasına sürmeye başladık. Yakınlarda kimesne yoktu. Fakat gittikçe benzeri elem yanıyordu. Kamelyaların altında insanlar tıpkısı araya gelmiş odun yığıntıları altında yara yakarak bekliyorlardı. Yanlarına gittik. Bize fazlasıyla dolgunca davrandılar. Ego ağlamaya başladım. Bayağı benzeri süre ağladım. Sonradan ateşin etrafında ayrımsız süre henüz oturduk. Kamelyanın etrafını brandalarla kapattılar çevredekiler.”

“ÇAM KOKUSUNDAN ZEHİRLENİP BİLİNCİMİ KAYBETTİM”

“Kendi çadırımızı yapmış olduk. Çam odununun zehirleyici kokusunu çekerek… Zira arabaya gidip yatmayı denedik fakat kar yağıyordu ve çok soğuktu. İçeride ısınmaya çalıştık. Tıpkısı yerden sonradan bilincimi kaybettiğimi, zehirlendiğimi fark ettim. Annemi üstelik alıp hariç çıktık. Arabayla tıpkısı benzin istasyonu bulmaya çabaladık. On Paralık yakıtımız tükenmek üzereydi. Sabahleyin 5.40 dahi girdiğimiz kuyruktan 8.50’birlikte fire depo benzen alabilme amacıyla çıktık. Had: bu temel dek hangi tıpkısı müzaheret ekibi ne dahi bir ivedili engelleme ekibi görmedim. Sokaklar göçük altında ve bomboştu. Bu gaddarcasına yağan kar, hangi faal bedeni umum tün boyunca hayatta bırakırdı ki? Kimesne gelmemişti, gelmeyecekti. Bunu haddizatında meçhul bir kabulle anlamıştık. Sessizcesine başka çareler aramaya koyulduk.”

“AMBULANSLARIN ÇOĞU ÖLMÜŞ TAŞIYOR”

“Kamu bu süreç süresince gözlemlerim şöyleydi; kimesne yoktu, muhtemelen beş on bilahare yardım geleceğine dair umutlar dahi kırılmıştı. Sokaklardaki ezilmişlik, insanların çaresizliği ve bozgun altındaki yerlerin etrafındaki feryatların ortada koca zihni takılıp kalıyor. Oraya birileri yetişmeliydi. Birileri hakeza aynı durumun, antrparantez daha kötüsünün, ihtimali ile hazırlanmalıydı. Gördüm ki hiçbir hazırlık yoktu. Hastaneye mevrut ambulansların çoğu geberik taşıyordu. Sebep hakeza yapıyorlardı anlamıyorum ancak alelade yardıma kadın birine engelleme etme şansımızı birlikte azaltıyorlardı.”

“SÜPERMARKETİN GELIŞIGÜZEL YERİ TEVZI EDİLMİŞTİ”

“Soygunculuk denen şeyin nasıl tıpkısı özdek olduğunu gördüm. Süpermarketlerin birinde herhangi bir düz üleştirme edilmişti. İnsanları suçlamıyorum. Yetkilileri suçluyorum. İnsanlar kar ve kışın süresince hem depremzede hem de haris bırakıldıkları için. Haberleri izlemeye yetecek kadar erişime kavuştuğumda dahi medyanın haline aynı kat daha acıdım. Aynı görüntüleri gösterip durmaktan, fon satmaktan ve artık nereden geldiyse o okudukları kağıt önündekileri okumaktan eksantrik tek öz yapmıyorlardı. Kimse bizim sesimizi dinlemiyordu. Muazzam şehirler enkazın altından seslerini duyurmaya çalışıyorlardı. Fakat seslerini duyan ayrımsız basın yoktu.”

Share: