Emine Erdoğan, “Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı” kitabının Sırpça tercümesi lansman etkinliğinde konuştu Açıklaması

Cumhur Reisi Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Mutfağımızdaki yelpaze, topraklarımızdaki farklı hars, kült ve etnik kökenler arasındaki dostluğun ve gelişigüzel emanet sanatının, benzeri ifadesidir.” dedi.

Sırbistan’a yaptığı resmi ziyarette Reisicumhur Erdoğan’a eşlik fail Emine Erdoğan, Belgrad Yunus Emre Enstitüsünde planlı “Yüzyıllık Tariflerle Türk Mutfağı” kitabının Sırpça tercümesi lansman etkinliğine katıldı.

Sırbistan Cumhur Reisi Aleksandar Vucic’in eşi Tamara Vucic’in üstelik meydan aldığı etkinlikte mütekellim Emine Erdoğan, bu tanıtımı gelişigüzel yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Emine Erdoğan, Hars ve Turizm Bakanlığına, Yunus Emre Enstitüsüne ve destekleri amacıyla Türkiye Turizm ve Tanıtım Geliştirme Ajansına teşekkür etti.

“Mutfak, milli kimliğimizi ve kültürümüzü yansıtan tıpkı aynadır”

Emine Erdoğan, mutfağı, milli kimliği ve kültürü yansıtan tıpkısı mirat adına niteledi.

İnsanların, anne ihtiyaçları olan yemekle birlikte, tarihin önce gününden beri, bir nice ayaklık, gelenek ve sayı geliştirdiğini dile getiren Emine Erdoğan, bu geleneklerin, tedricen ayrımsız toplumun birleştirici gücü olduğu kadar özge toplumlardan ayırt edildiği özellikleri haline geldiğini anlattı.

Mutfağın, tıpkı tabak yemekten çokça öte anlamlar içerdiğini, her bir lokmanın, zevk büyüklüğünde, devir, ekin, akide ve coğrafi repertuvar ihtiva ettiğini tamlayan Emine Erdoğan, şunları söyledi:

“Doğumdan düğünlere hayatın bir nice dönüm noktasını, kemirmek kültürümüzle taçlandırırız. Kendimizi bir yabancıya tanıtmanın bildirme çabuk yolu, ona mutfağımızın kapılarını açmaktır. Bu anlamda mutfak, sadakat, çekinmek ve hoşgörü düz yazı fail, tıpkı iletişimin anahtarıdır. Türk mutfağı gündüz boyunca, coğrafi göçlerle, ayrımlı medeniyetlerin etkileşimi ve kültürel yakınlaşmalarla, fazlasıyla zenginleşmiştir. Türk mutfağının zenginliği, çabucak ürün çeşitliliğinden değil, dirim kültürümüzün, aynı ifade biçimi olmasından da ati sağlık. bir örnek çevirmek icabında, şişman sofralar, Türk Kültürünün, aileye, misafire, yabancıya ve ikrama verdiği önemin sembolüdür. Bu sofralardan yüksek bir merbutiyet enerjisi yükselir. Zaman bibi Küçük Asya’da on paralık tanımadığınız benzeri kapıyı çaldığınızda, ‘Tanrı misafiri’ kendisine karşılanır, nazik bir hürmetle ağırlanırsınız. ‘Aynı fincan kahvenin kırk almanak hatırı vardır’ sözümüz, yemek kültürümüzün, sosyal ilişkileri kuvvetlendiren yönüne tıpkı atıftır. Mutfağımızdaki tenevvü, topraklarımızdaki değişik kültür, kült ve etnik kökenler arasındaki dostluğun ve alay malay yaşama sanatının, aynı ifadesidir.”

“Türk mutfağı eksiksiz dünyada müstehap mutfakların başında geliyor”

Türk mutfağının zaman cemi dünyada sevilen mutfakların başında geldiğini rapor fail Emine Erdoğan, ancak meşhur yemekler dışında daha keşfedilmeyi muntazır, nazik aynı potansiyeli olduğunu dile getirdi.

Bu nedenle, bodur tıpkı süre önce, “Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı” kitabını literatüre kazandırdıklarını aktaran Emine Erdoğan, kitabın gastronomi alanında haddinden fazla nadir akademisyenler ve Türkiye’nin önde gelen şeflerinin ateş parçası çalışmalarıyla ortaya sâdır yetişkin bire bir kitap olduğunu söyledi.

Türk mutfağının atıksız, ekolojik ve sürdürülebilir yönlerini öne çıkardıklarını, binlerce yıllık tecrübeye dayanan dimdik pişirme ve hıfız yöntemlerini anlattıklarını belirten Emine Erdoğan, âdem sağlığına son basamak yararlı, herhangi bir biri şifa kaynağı olan geleneksel reçetelere yer verdiklerini anlattı.

Emine Erdoğan, bununla beraber 21-27 Mayıs tarihlerini, “Türk Mutfağı Haftası” ilan ettiklerini, bunun dünyanın bir nice durumunda olduğu kabil Sırbistan’de da kutlandığını, Türkiye’nin Belgrad Büyükelçiliği, Kültür ve Turizm Müşavirliği ile Yunus Emre Enstitüsünün katkılarıyla serencam paye manalı bir tanıtım etkinliği düzenlendiğini anımsattı. Emine Erdoğan, “İnanıyorum kim bu etkinlikler, mutfaklarımız arasındaki benzerliklerin, aktarılma yüzüne çıkmasının de ayrımsız vesilesi oldu.” dedi.

“Mutfaklarımızdaki ortak tarifler, tarihsel deneyimimizin birer göstergesi”

Sırplar ve Türklerin asırlarca aynı arada yaşadıklarını, bu birlikteliğin izlerinin, kültürlerin eş paydalarında görüldüğünü dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bilhassa, mutfaklarımızdaki ortak tarifler, tarihsel deneyimimizin birer göstergesidir. Söz Misali, baklava, sütlaç, börek, güveç, köfte ve çevirme üzere yemeklerimiz, Sırbistan’dahi de kendine has tariflerle yapılıyor, eş isimlerle anılıyor. Sırbistan’ın, ‘Domaça Kafa’ yerine bilinen yerli kahvesi, Türk kahvesine çok mümasil.

Zaman, Sırpça tercümesinin tanıtımını yaptığımız ‘Yüzyıllık Tariflerle Türk Mutfağı’ kitabının, kültürel yakınlığımızın ahit yüzüne çıkmasının tıpkısı vesilesi olacağını düşünüyorum. Bu vesileyle, kitabımızın ilk teşrin ayında, Sırbistan’dahi satışa sunulacağı pir haberini dahi benimsemek istiyorum. Kültürel diplomasi alanında yürüttüğümüz, karşılıklı faaliyetleri artıracak, eskimemiş tıpkı güreşçi köprüsü olmasını temenni ediyorum.”

“Çapraz ilişkilere verdiğimiz önemin tıpkısı sembolü”

Yunus Emre Enstitüsünün, elverişsiz dışında hareketlilik gösteren 63’ten fazla kültür merkezi bulunduğu bilgisini paylaşan Emine Erdoğan, açılan seçkin ekin merkezinin, düğme ilişkilere verdikleri önemin, bir sembolü olduğunu söyledi.

Yunus Emre’nin, Türk halkının istek dünyasında çokça heybetli bir yeri olduğunu belirten Emine Erdoğan, “Onun ayrımsız insanlık mirası olan evrensel mesajlarının ve Anadolu irfanının, bu dalan tarafından tüm dünyaya ulaşmasının sonuç derece majör olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Yunus Emre’nin, “gelin, aşina olalım, işi mahdut kılalım, sevelim sevilelim, acun kimseye kalmaz” sözünü, insanlar arasındaki barış ve kardeşliğin başladığı dideban yerine değerlendiren Emine Erdoğan, “Zira tanışıklığı sağlayan kültürel yakınlaşmalar, ön yargıları yıkar, yerini anlayışa bırakır. Bu anlamda Sırbistan’birlikte Türk diline küsurat ayrımsız ilişki olduğunu öğrenmekten büyük tıpkı sevinme duydum.” dedi.

Sırp dilinde sekiz binin üstünde Türkçe asıllı söz bulunduğunu, gündelik yaşamda beğenilen bir nice malzemenin bibi ortak kelimelerle anlatım edildiğini aktaran Emine Erdoğan, 2015’ten bu yana 3 binden çok kişinin Yunus Emre Enstitüsünde Türki öğrendiğini bildirdi. Emine Erdoğan, iki mevki halkının aykırı ilgisinin her an artmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bu yılın evvel yarısında, Türkiye’den Sırbistan’a revan ziyaretçi sayısının güzeşte yıla göre iki buçuk intaç arttığını, yıl sonuna kadar Sırbistan’dan Türkiye’ye giden turistlerin 300 bine ulaşmasını beklediklerini paylaşan Emine Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu vesileyle, Türkiye’ye gidecek turistlere, hassaten ülkemizin gastro-turizm potansiyelini, keşfetmelerini referans ediyorum. Gaziantep, Hatay ve Afyon illerimiz, UNESCO, Yaratıcı Şehirler Ağı içerisinde vadi alıyor. Yeniden UNESCO yoluyla siper altına münfail, birçok yemeğimiz var. Sayısı çarçabuk mütezayit, coğrafi işaretli ürünlerimizden oluşan, yerli mutfağımız, seçkin ilimizde ayrı aynı zenginliğe sahip. Zımnında, herhangi bir ilimizde ayrıksı bir gastronomi serüveni, ziyaretçileri bekliyor. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime sonuç verirken, kültürel eş paydalarımızı, daha çok tanıtacak bakir projelerde buluşmayı diliyorum.”

Emine Erdoğan, Tamara Vucic’i sunma kısa zamanda Türkiye’üstelik ikram etmek istediğini söyledi.

Tamara Vucic: “iki mevki dostluğunun pekişmesine katkı sağlayacak”

Etkinlikle tıpkı müzakere fail Tamara Vucic de Türk mutfağının dünyanın sunu varlıklı mutfaklarından olduğunu belirtti. “Sevgili Emine Erdoğan’ın kitabın civar sözünde dediği gibi yemek kültürü ulusun kimliğini teşkil etmektedir.” ifadesini kullanan Vucic, Türk mutfağının Sırp mutfağına yabancı olmadığını dile getirdi. Vucic, “Börek, musakka, tedvir, dolma hatta Türk kahvesi… Türk mutfağı bize mümasil olduğu kadar farklılıklar de var. Kitabı okuyan herkes benzerliklerimizle birlikte farklılıklarımızı da görecek. Bu pusula Türkiye’ni ruhunu tanıtıyor. Bu kitabın iki ülke arasındaki dostluğun pekişmesine muhteşem katkı sağlayacağına inanıyorum.” diye niteleyerek konuştu.

Konuşmanın peşi sıra Emine Erdoğan ve Vucic, kitap lansman masasını görüşme etti. Çigoja Yayınevi Editörü Hasan Haviç kitabın çevirisi karşı Emine Erdoğan ve Tamara Vucic’e hikmet verdi. Kitaba ulama veren şeflerden Sinem Özler vasıtasıyla hazırlanan yemekler iki first lady ve davetliler aracılığıyla tadıldı. Programa Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Itibar Kötü ile Türk heyetinde düz düzlük hükûmet üyelerinin eşleri de katıldı.



Share: