Eserlerine Anadolu’yu haiz ressam: Bedri Rahmi Eyüboğlu

Türk edebiyatına ve fotoğraf sanatına unutulmaz asar bırakan ünlü ressam, şair ve akademisyen Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun vefatının üzerinden 47 sene geçti.

Asıl adı Mualla Bedrettin olan sanatkâr, Eyüboğlu, ilçe ve mebusluk eden Rahmi Koca ile Lütfiye Hanım’ın beş çocuğundan ikincisi yerine, 15 Mart 1911’de Giresun’un Görele ilçesinde dünyaya geldi.

Yazar Sabahattin Eyüboğlu ve geçmiş avrat mimarlardan Yüce Eyüboğlu’nun kardeşi, hattat Mehmet Eyüboğlu’nun babası ve ressam Ermiş Eyüboğlu’nun eşi olan sanatçının çocukluğu, babasının görevi nedeniyle Anadolu kasabalarında geçti.

Rahmi Bey, edebiyatı dost çocukları amacıyla Victor Hugo’dan, Moliere’den çeviriler yaparken, Lütfiye Karı ise Yunus Emre’den ilahiler, Adamakıllı Sultan Abdal’dan deyişler, Karacaoğlan’dan türküler, ninni ve maniler söyleyerek evlatlarını yetiştirdi. Maharetli sanatçı, elan çocukken okumaya sevdalandı.

Ortaokul sıralarında arkadaşlarıyla “Serçe” dergisini çıkardı

Bedri Rahmi Eyüboğlu, babasının memuriyeti zımnında Küçük Asya’nun farklı şehirlerinde ilkokula bitmeme etti. Ortaokuldayken, arkadaşlarıyla “Serçe” adlı dergiyi çıkardı.

Babası, Trabzon milletvekili seçilince, 1923’te ailesiyle Trabzon’a yerleşen Eyüboğlu, Trabzon Lisesi’nde okurken geçmiş şiirlerini yazdı.

Trabzon mecmuasının abece heyetinde mevcut Cahit Sıtkı Tarancı’nın tavsiyesi üzerine, Eyüboğlu’nun ayrımsız hikayesi Ulusallık gazetesinde, “Ayrımsız Felç Su” adlı şiiri ise Dolayı dergisinde yayımlandı.

Eyüboğlu, lisedeyken namına resim sanatını sevdiren ünlü ressam Ahmet Anlaklı Kocamemi’nin tavsiyesi konusunda, 1929’da gündeş adı Mimar Sinan Fena Hâlde Sanatlar Üniversitesi olan Kerem Iyicene Sanatlar Akademisi’ne başladı.

Nazmi Temiz Güran, İbrahim Çallı ve Ahmet Haşim’in derslerine katıldı

Akademide, Nazmi Ziya Güran, İbrahim Çallı ve Ahmet Haşim’den ders düzlük sanatkâr, yüksekokul eğitimini yarıda bırakarak, 1931’bile Fransa’daki abisi Sabahattin Eyüboğlu’nun yanına gitti.

Maharetli sanatçı, yaptığı tıpkısı açıklamada, “Kurgu hıfzetmek, müze müracaat etmek, laf çevreleriyle haşır talan koyulmak, gözümü fal taşı kabil açıyor.” ifadeleriyle az dışı ziyaretlerinin sebebini dile getirmişti.

Bedri Rahmi Eyüboğlu, Romanyalı asıllı eşi Eren Eyüboğlu ile 1930’da gittiği Paris’te tanıştı. Andre Lhote’un atölyesinde dersler düzlük ressam ikili, 1936’da Türkiye’ye dönerek evlendi.

Yırtıkça artist, 1934’te D Grubu’nun 4. sergisine 30 suret ile katıldı, 1936’da eşiyle katıldığı icazet yarışmasında “Sıcak” ünlü kompozisyonla birinci oldu.

Aynı sene Moskova’da düzenlenen Gündeş Türk Hanek Sergisi’nde eserleri sanatseverlerle mülaki Eyüboğlu, gücük süre çeviricilik ve Inhisar Genel Müdürlüğünde raf düzenlemesi işleri de yaptı.

Sanatçı, 1937’birlikte Iyice Sanatlar Akademisinin fotoğraf bölümünde, Leopald Levy’nin asistanı kendisine çalışmaya başladı, akademide profesörlüğe kadar yükseldi.

CHP’nin firez programı kapsamında, bir nice ressamla gösterici fayrap etmek için 1938’da Edirne’ye, 1941’birlikte Çorum’a giden Eyüboğlu, bu gezilerin arkası sıra resimlerinde karye manzaraları, köy kahveleri, faytonlu yollar, iğde dalı takmış gelinler kabil Anadolu’ya başmaklık temalara düz verdi. Sanatçı, 1940’lardan bilahare cidar resimleri yapmaya başladı.

İlk cidar resmini 1943’te İstanbul Ortaköy’bile yaptı

Ressam Eyüboğlu, 1941’in sonlarında askerden döner sermaye dönmez, önceki türkü kitabı “Yaradana Mektuplar”ı yayınladı.

İlk duvar resmini 1943’te İstanbul Ortaköy’deki Lido Yüzme Havuzu üzere eden ressam, 1947’birlikte İstanbul’daki atölyesinin beraberinde ayrımsız galeri açtı.

Şair Turgut Uyar’ın umum kültürü unsurlarını sıkça kullanmasından kıran “zayıf ayrımsız âşık” ve “turistik mevrut eli nimetli nakışlı tıpkı heybe” yorumlarını yaptığı Eyüboğlu, 1958’üstelik Brüksel sergisindeki Türk pavyonuna yaptığı 227 metrekarelik mozaik pano ile kızıl madalya aldı.

Eyüboğlu, 1951’den 1960’a büyüklüğünde Cumhuriyet Altını gazetesinde “Pazartesi Konuşmaları” ve “Hanek Sohbetleri” başlığı altında önsezi ve düşüncelerini okuyucuyla paylaştı.

Rockfeller Vakfı’nın verdiği bursla 1961’birlikte eşiyle Paris’e, ardından ABD’ye giden Eyüboğlu, bulunduğu ülkelerde çeşitli konferanslara katıldı. Artist, sanatını imar etmek amacıyla 1960’tan itibaren yazmaya 10 yıl açıklık verdi.

Artist, 1971’dahi Iyice Sanatlar Akademisinde Gösterici Bölümü Başkanı seçildi. Ressamlığı kadar şairliğiyle yoğun izler bırakan Eyüboğlu, “Kullanılmamış Etap”, “Tan”, “Patırtılı”, “Dolaşma”, “İnsan”, “Iri Gün Doğusu”, “Yaşayış” ve “Yeditepe” adlı yıllık ve gazetelerde yazdı.

“Karadut” ünlü şiiri balaban ilişki gören yordamlı benibeşer, vefatından iki ay ilk bütün şiirlerini Şakir Serengil isimli sanatçıya okuttu. Serengil’in kasete okuması sırasında “Eğer tıpkısı dönem bu dünyadan göçersem, bu şiirin benzeri tarafının benim çukur transfer işlenmesini istiyorum.” diye “Sevinsin” şiirinin tıpkı bölümünün çukur taşına yazılmasını vasiyet etti.

Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1975’in nisan ayında sarılığa yakalandı ve 20 Eylül’dahi 64 yaşındayken İstanbul’da vefat etti.

Vefatından sonradan “Yılın Sanatçısı” seçildi

Vefatından bire bir sene sonra Ulusallık Musahabe Dergisi, Eyüboğlu’nu “Yılın Sanatçısı” seçti.

Şair, yazar ve araştırman Minnet Kurdakul, sanatçı üzerine, “Bedri Rahmi şiiri, morun, yeşilin, mavinin, çigan pembelerinin, kirazın, narın, buğdayın, yazmanın, Anadolu insanının kafa tacı edildiği ayrımsız dünya demektir. Bu dünyaya kontra düşen bozuk-bakir her anlayışın karşısında benzeri kavga adamı tamam kazanç.” değerlendirmesini yapmıştı.

Şair İlhan Katı ise Eyüboğlu’nun kişiliğine ve sanatına dair şunları aktarmıştı:

“Bedri, ayrımsız ressamdan, şairden çok, forsa mahkumlarına benzerdi. Balaban denizlerde, sakat iri gemilerde kürek calip, deniz tutkunu, bahir kurdu mahkumlara… Resmin iri hükümlülerinden değil midir hem? Yeryüzünde yazmaya, çizmeye gelmiş o babacan, fahri köle kullardan… İlle birlikte aynı ressama benzetmek gerekirse makine, boyacı sandıklarını boyayan o adsız sansız ahali ustalarına benzetebiliriz. Yaptığı işi onlar kadar abartmayan, mütevazı, okkalı, sıradan. Resimlerinde onlar gibi olamamıştır ama onlar kabil yaşamıştır; aynı halk adamı, mücahit, duayen yaşamı. Bedri’nin genişlik ayan yönü bu kalenderliği, halk adamlığıdır. Yaşarken, yeryüzüne arz haddinden fazla onu koparmak istemiştir sözde. Yürüyüşü, oturuşu, kalkışı, gülüşü, sıkılışı, kızışı bilcümle bu sıradanlığın, el adamlılığının simgesidir. Majör elleri, kocaman vücudu, mehabetli başı, şanlı ayaklarıyla Karadenizli tıpkı balıkçı, bir dağlı, ayrımsız köylüdür.”

Oğlu Mehmet Hamdi Eyüboğlu ise “Bedri Rahmi- Eren Eyüboğlu Aşk Mektupları”ndaki önsözde babası üzere şu ifadelere meydan verdi:

“Bedri Rahmi okkalı bire bir tabiiyet yumağıdır. Bu amor yumağından değişik yerlere ışık kümecikleri serpilmiştir, ışıltılı, pırıl pırıl. Şiiriyle, resmiyle, mektubuyla, makaleleriyle, mozaik, seramik, yazmasıyla, öğretmenliğiyle bu pahal sevgiyi, bu ışıltıyı tıpkı araya getirip, insanın tümünü yaymak gerek…”

Ardında çokça sayıda im bıraktı

Ressam ve şair Eyüboğlu’nun 64 yıllık ömründen geriye artan eserlerinden bazıları şöyle:

Türkü: “Yaradana Mektuplar” (1941), “Karadut” (1948), “Sodyum Klorür” (1952), “Üçü Nagehan” (1953), “Dördü Şırakkadak” (1956), “Selam Yeşil” (1956), “Bigüzel” (1959), “Karadut 69” (1969), “Dol Karabakır Dol” (1974), “Yaşadım” (1977).

Gezi, deneyim ve betik: “Canım Küçük Asya” (1953), “Yukulele’ye Mektuplar” (1972), “Matbua” (1975), “Delifişek” (1975), “Bu Rum Var evet” (1993), “Suret Yaparken” (1996), “Kardeş Mektupları” (1985), “Körolası” (1997), “Amor Mektupları 1937-1950” (2000).

Foto kitapları: “Binbir Bedros” (1977), “Resme Başlarken” (1977), “Karadut” (1979), “Babatomiler” (1979).

Sanatçının eserleri 1985’ten sonradan Bilgi Yayınevince “Kamu Eserleri” adı altında, 2002’den sonradan ise Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarınca okuyucuya sunuldu.

Share: