İspanyol müzikçi Jordi Savall, Mevlana’ya ilgisini anlattı Açıklaması

İspanyol sanatçı ve araştırman 81 yaşındaki Jordi Savall, Türk-İslam düşünürü ve sofi Mevlana Celadeddin-i Rumi’ye ilişkin tetkikat yaptığını, Mevlevi felsefesiyle tanıştıktan bilahare sanatçılar üzere şanlı ayrımsız gerekseme olan dâhilî huzura kavuştuğunu söyledi.

Katalan asıllı İspanyol müzisyen, kontralto sanatçısı ve kompozitör Jordi Savall, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Konya Büyükşehir Belediyesince planlı “19. Arsıulusal Konya Mistik Enstrüman Festivali” kapsamında geldiği Konya’birlikte AA muhabirine, Mevlana şehrinde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Akdeniz ve Balkanlar’daki ülkelerin ve kültürlerin müzikal mirası konusunda yaptığı muvaffakiyetli çalışmalarla maruf Savall, son 20 yılda sık sık Türkiye’ye geldiğini, alelhusus İstanbul ve Ankara’da konserler verdiğini, saz araştırmaları yaptığını rapor etti.

“Osmanlı’nın tarihini ve kültürünü çokça araştırdım”

Hele İspanyol ve Avrupa barok müziğiyle, Osmanlı, Orta Doğu, Ermeni, Musevi ve Balkan kültürlerinin müziklerini yorumlayan Savall, Osmanlı tarzının bir nice kültürü birleştirdiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Osmanlı ile ait projeler gerçekleştirdim, haddinden fazla okudum. Osmanlı’nın tarihini ve kültürünü haddinden fazla araştırdım. Balkanlar ile olan ilişkilerini üstelik araştırdım zira Balkanlar’daki varlıkları Avrupa’ya bile ibret verecek nitelikte. Beni genişlik haddinden fazla etkileyen olaylardan biri Osmanlı’nın Balkanlar’a girdiğinde asla onların kültürüne, dinine, diline, müziğine dokunmamasıdır. Cümle özgürce dilini kullandı, müziğini yaptı amma Avrupa’daki savaşlarda bunların hiçbirine maatteessüf cevaz verilmedi. Osmanlı’nın insanları bu kadar özgür bırakması beni çokça etkilemiştir. Zaman Konya’birlikte çalacaklarımız üstelik elhak Osmanlı müziği diyebiliriz.”

Mevlana felsefesi kendisine haddinden fazla bol geldiği için araştırmaya bitmeme edecek

Savall, Konya’ya ilk kez geldiğini ancak islam gizemciliği müziği ve Mevlana’ya dahi balaban demet duyduğunu anlattı.

Uzun yıllar bu konularda araştırmalar yaptığını aktaran Savall, “Rumi müziğini Kudüs’te yürütme ettik. Bunu icra ettiğimizde tıpkı zamanda kıyafetleriyle birlikte semazenleri bile kullandık. Hele geçmiş İstanbul ziyaretimde birlikte dervişlerin duyma yaptıkları bölgelere gitmiş ve oraları ziyaret etmiştim. Mevlana’nın felsefesi ve ruhu köle hep alçalma uyandırmıştır.” dedi.

Savall, Mevlana’nın felsefesinin namına çokça gür geldiğine, bundan âlem araştırmaya bitmeme edeceğine dikkati çekerek, “Aynı müzisyen üzere arz balaban madde dâhilî huzura ve dâhilî özgürlüğe ittihat etmek. Onunla (Mevlana) tanıştıktan bilahare ben da bu dâhilî huzuru ve dâhilî özgürlüğü yakaladım. Aynı şeye derişik olabilmek üzere de bu dâhilî huzuru çakozlamak çokça majör. Ego buna Rumi’nin felsefesiyle kavuştum. Rumi bana hep gereksiz şeylerden arınmayı öğretti. Üzerinizdeki yükten hangi kadar arınırsanız o kadar müziğin derinliklerine inebiliyorsunuz.” diye niteleyerek konuştu.

Mevlevi felsefesinden de hareketle müziği barışın dili kendisine kazanmak gerektiğine inandığını dile getiren Savall, sözlerini şöyle tamamladı:

“Şu anda basit barış dilinde konuşmalıyız. Öyle aynı zamandayız ve enstrüman ağız ağıza budur, barış dilidir. Müzik yarmak, bu dili belletmek, insanların tıpkısı arada yaşamasını ve ahenk süresince olmasını sağlayacaktır. Çalgı Aleti öğretmek, barışı öğretmektir.”



Share: