Istek Çerkezoğlu: Içtimai Celal, Madenlerde Hayatını Kaybeden İşçilerinin Camit Bedenlerini Hızlıca Çıkaran Değil, İşçilerin Çalışırken Ölmesini…

Bilgelik: ÇAĞATAN AKYOL – Müşteri: SADIST KARAKULOĞLU

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyeleri, Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen eroin faciasını, İstanbul’daki Himmet ve İş Kurumu (İŞKUR) uğrunda ihtarname etti. DİSK Umumi Başkanı Umu Çerkezoğlu, “Toplumsal ihtişam, madenlerde hayatını kaybeden eroin işçilerinin camit bedenlerini yer altından hızlıca çıkaran ve başsağlığı dileyen değil, işçilerin çalışırken ölmesini engelleyebilen devlettir” dedi.

DİSK üyeleri, Amasra’üstelik 14 Ekim’birlikte, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait tıpkısı ocakta meydana mevrut eroin faciasına karşı zaman İstanbul İŞKUR uğrunda eylem yaptı. “Bartın, üzgünüz, öfkeliyiz” yazılı pankart açılan eylemde, “Bartın’ın hesabı sorulacak”, “Kaymakamlık, baht değil, bu bire bir kıya” ve “Çalışırken cavlamak istemiyoruz” sloganları atıldı.

DİSK Umumi Başkanı Dilek Çerkezoğlu, eylemde yaptığı konuşmada, 2014’teki Soma eroin faciasının ardından “Hiçbir öz daha çok eskisi üzere olmayacak. Hep önlemler alınacak” denildiğini anımsattı. “Amma hiçbir şeyin değişmediğinin ve bu katliamların devam ettiğinin hepimiz tanığıyız” diyen Çerkezoğlu, şunları söyledi:

“BÜTÜN İŞ CİNAYETLERİNDE NE ÖNLEM ALINDI HANGI DAHI SORUMLULAR YARGILANDI: Cemaziyelevvel yeniden yapılan açıklamalarda ‘Gerekli tedbirler, önlemler alınacak’ dediler ama biz yaşıyoruz ve görüyoruz ki yaşanan bu bilcümle gelişim cinayetlerinde, elan sonrasında ne enerjik tıpkısı denetleme ve müeyyide mekanizması hayata geçirildi hangi lüzumlu önlemler alındı ne de bu yaşananların üs sorumluları yargılandı. Soma katliamından sonraları şu anda biricik mevkuf namevcut. Bu süreçte asıl anlamda sorumlu olanlar, bu sürecin aracısız sorumluları ve politik sorumluları, tek biçimde yargılanmadı. O nedenle tığ, iş cinayetlerinde hak istemeye, doğruluk üzere savaş etmeye devam ediyoruz. Bartın’de yaşanan iş cinayeti sonrasında, geçmiş saatlerden itibaren arkadaşlarımız oradaydı. Günlerdir ‘Çalışırken cavlamak işçilerin kaderi değildir’ diye DİSK adına hisse senedi yerlerinden alanlara, meydanlara büyüklüğünde tepkimizi ifade ediyoruz, sesimizi yükseltiyoruz, yapılması gerekenleri bire bir nöbet daha anlatım ediyoruz.

ARADAN GÜZEŞTE 18 YILDA HİÇBİR ÜRETİM OLMAMIŞ VE HİÇ KİMSE HESAP SORMAMIŞ: Aynı öğün henüz bu sürecin takipçisi olacağımızı, sorumluların cezalandırılması için seferber olacağımızı söylüyoruz. Günlerdir hareket yerinde DİSK’e tutkun hep gelişim yerlerindeki işçiler, DİSK’li işçiler; acısını, yasını paylaşıyor, yakasında kokartlarla çalışıyor, iş yerlerinde bildirilerimiz okunuyor. Alanlarda, meydanlarda bu süreci takip edeceğimize dayalı açıklamalar yapılıyor. Mazi de DİSK heyeti namına Bartın Amasra’daydık. Evvel eroin sahasında, selen insanlarının, konunun uzmanlarının eşliğinde beyaz zehir sahasını gördük. Bartın, o bölgedeki maden rezervlerinin yeryüzü büyük olduğu alanlardan aynı tanesi. Uzmanlarımızın söylediğine göre, 608 milyon titrem çıkarılabilir kömür rezervinin olduğu tıpkısı düzlük. Bunun hoppadak 16 milyon tonu kamu eliyle, TTK aracılığıyla işletiliyor. Kestirmece 600 milyon titrem kömürün işletmesi üzere dahi 2000’li yılların esasen itibaren başlayan özelleştirme çalışmaları, en üst 2005 yılında aynı özel şirkette yapılan anlaşmayla, rödovans sözleşmesiyle bütün. O sözleşmeye göre, bayağı tıpkısı ayrıntı kabil görünüyor amma madenlere lacerem bakıldığını göstermesi açısından koskocaman. 2005 yılında bu hususi şirketle yapılan rödovans sözleşmesine bakarak, 3 sene içerisinde lüzumlu çalışmalar yapılacak ve kömür madeninin çıkartılmasına başlanacakken aradan geçen 18 yıla karşın hiçbir istihsal incelmemiş ve on paralık kimesne de bunun hesabını dahi sormamış. Orada yaşanan tablo bu.

BU LEVHA MADENCİNİN KADERİ DEĞİL: Arkası Sıra Amasra Belediye Başkanı’mızla aynı mülakat yaptık. Dolay halkıyla mütenevvi görüşmeler yaptık ve sonradan birlikte 14 Ilk Teşrin akşamı madende hayatını kaybeden işçi kardeşlerimizin aileleriyle buluştuk, onları ülfet ettik, başsağlığı diledik. Evladını kaybetmiş anneler, babalar; incitici tarifsiz. Gepegencecik yaşında eşini kaybetmiş kadınlar ve bundan sonra kıytırık yaşta babasını kaybetmiş torunlar. Ayrıca elan doğmamış dallar. Babasını kaybetmiş, doğmamış torunlar vardı. Bire Bir defa elan ikna etmek istiyoruz ki yaşananlar hiçbir biçimde ilçe üstelik değil, yıldız üstelik değil. Madenlerde yaşanan bu resim, memleketin normali değil, madencinin kaderi hiç değil. Zaman madenlerde yaşananlar, bu katliamlar, bu ölümler, çıplak önlenebilir ölümlerdir. O nedenle rastgele biri tıpkısı gelişim cinayetidir. Madenlerde yaşadığımız bu esmer tablonun nedeni, hep iş yerlerinde yaşadığımız iştirakçi sağlığı, hisse senedi güvenliği alanında yaşadığımız bu yağız tablonun nedeni, madende yerin 7 intaç dibine giren işçinin yaşamıyla oradaki tıpkı kazma sapı ortada, seçkin gelişim makinesi ortada veya inşaatın 28’inci katına çıkan bire bir işçinin hayatıyla oradaki ayrımsız asansör vidası beyninde hiçbir ayırt görmeyen sermaye zihniyetinin sonucudur.

BU ŞANS YEMEDEN IÇMEDEN TÜRKİYE İŞÇİ SINIFI İÇİN Mİ VAR: Bu yaşananlar, madenlerden inşaatlara, fabrikalardan belediyelere, hastanelere kadar bu ülkenin eksiksiz değerlerini ve güzelliklerini üreten işçilerin, emekçilerin hayatını ve orada alınması gereken iştirakçi sağlığı, aksiyon güvenliği önlemlerini tıpkı maliyet unsuru olarak gören zihniyetin bir sonucudur. Madenlerde yaşananlar, istihsal zorlamasının, ‘hadi hadi’ sisteminin tıpkı sonucudur. Mazi tıpkısı madenci babası söyledi, ‘Madende epeydir mesail yaşandığını anlatıyordu oğlum’ dedi. ‘Antrparantez kısa tıpkı süre bilahare madende bakım dolayısıyla çalışmaya mesafe verileceğini söylüyordu amma yıl başına kadar yetiştirilmesi gereken bilmem birçok milyon titrem kömür varmış. O nedenle çalışmaya devam ettiklerini söylemişti’ dedi. İşte üretim zorlamasının kendisi. Yani gerçekte yaşadığımız safiha, tümüyle bu zihniyetin sonucu ve ülkeyi yönetmen politik kuvvet ve iktidarın sözcüleri, yaşananları hala ‘ilçe’ diye niteleyerek, ‘nasip’ diye nitelemeye çalışıyor. ‘Kader planı’ diyorlar. Buradan sormak istiyoruz. Bu felek sadece Türkiye iştirakçi sınıfı için mi var? Dünyanın temas durumunda eroin var. Dünyanın herhangi bir durumunda milyon tonlarca maden çıkartılıyor ve Uluslararası Faaliyet Örgütü’nün verilerine bakarak madenlerde kişioğlu aksiyon kazalarının en aşkın olduğu ülkelerden tıpkısı tanesi Türkiye. Yani bu, şans değil. Bilcümle bunlar önlenebilir ölümlerdir.

BU ESMER TABLONUN NEDENİ, SOSYAL DEVLETİN TASFİYESİDİR: Yıllardır işçi sağlığı, hareket güvenliğindeki bu yağız tablonun ortadan kaldırılması için yapılması gerekenleri söylüyoruz, anlatıyoruz. Yetkilileri, baskı sahibi olduğu üzere, bitirme sahibi olduğu için bu adımları atması gerekenleri, mukteza adımları atmaya çağırıyoruz. Hepimiz yaşayarak görüyoruz ve biliyoruz kim işçi sağlığı, aksiyon güvenliği alanında madenlerdeki bu esmer tablonun nedeni, sosyal devletin tasfiyesidir, toplumsal devletin gereğinin yerine getirilmemesidir. Madenlerdeki bu ölümlerin nedeni, seçme molekül den önce bilimden uzaklaşılmasıdır. Madenlerdeki bu ölümlerin nedeni, eroin işçilerinin, iştirakçi sınıfının sendikasız, örgütsüz bırakılması ve emeğin zayıflatılmasıdır. Yani ihtiyacımız olan özdek, kaderin planı değil, bilimin ve emeğin planıdır. Yani içtimai devletin gereğinin yerine getirilmesi, yani bilim ne emrediyorsa, üretim zorlaması, maliyet kaygısı olmadan o madenlerde o önlemlerin alınmasıdır ihtiyacımız olan. İhtiyacımız olan, işçilerin sendikalaşmasının, zat hayatı üzerine saraka ve karar sahibi olmasının önündeki engellerin bir bir kaldırılmasıdır.

SİYASİ İKTİDARI GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEYE ÇAĞIRIYORUZ: Beyaz Zehir işçilerinin ailelerine iki canlı miktarda nukut dağıtıldığını ve bire bir zamanda geçtiğimiz hafta hastanede dahi gördük, yaralıların ailelerinin bilcümle ihtiyaçlarının karşılandığını görüyoruz. Banko yapılacak, tabiatıyla ki yapılmalıdır. Bunların hiçbiri lütuf değildir amma maslahat, o işçilerin hayatta kalmasını sağlamaktır. Sosyal mehabet, madenlerde hayatını kaybeden maden işçilerinin cansız bedenlerini meydan altından hızlıca çıkaran ve başsağlığı dileyen değil, işçilerin çalışırken ölmesini engelleyebilen devlettir. O nedenle tığ, ülkeyi yöneten politik iktidarı gerçeklerle yüzleşmeye ve bu noktada adımları atmaya çağırıyoruz.

İŞÇİ SAĞLIĞI, İŞ GÜVENLİĞİ ALANINI PİYASAYA AÇAN BU ZİHNİYET DEĞİŞMELİDİR: Yıllardır söylüyoruz; işçi sağlığı, iş güvenliği alanındaki bu karaca tablonun ortadan kalkması amacıyla üç devam esas yapısal kadem atılmalıdır öncelikle. Birincisi; 10’uncu yılını dolduran, 6331 az Yasa üstelik karışma almak amacıyla bu alandaki temel zihin değişmelidir. Yani işçi sağlığı, hareket güvenliği alanını piyasaya açan bu zihin değişmelidir. İkincisi; işçi sağlığı, hareket güvenliği alanı yalnızca olgun insanları, üniversiteler, ilgili meslek örgütleri ve sendikaların denetiminde hür bire bir kayran namına işletilmelidir. Üçüncüsü de sunma iyi yasayı birlikte yapsanız, yer gani sistemi üstelik kursanız bir tane denetim mekanizması var kim onun yerini hiçbir özdek tutmaz. O bile işçinin öz denetimidir, temiz denetimidir. Bunun adı üstelik sendikadır. Bunun yolu üstelik sendikadır. O nedenle işçilerin zat münezzeh örgütü olan sendikalarında örgütlenmesinin önündeki parçalanmamış engellerin kaldırılması gereklidir.

MÜCADELE SÖYLEMEK HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCU: Şayet aksiyon cinayetlerindeki bu tabloyu tahavvül etmek istiyorsanız daha çok toplumsal oran ve içtimai hukuk olacak. İş cinayetlerindeki bu tabloyu değiştireceksek seçme şeyden ilk bilimin sesine kulak verilecek. İşçilerin sendikalaşmasının, örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılarak, emeğin güçlenmesi sağlanacak. DİSK adına ayrımsız kere henüz bu sürecin takipçisi olacağımızı ve sorumluların adisyon vereceği tıpkı sürecin gerçekleşmesi amacıyla seferber olacağımızı ve gündemde tutacağımızı göstermek istiyorum. Hani âşık demiş ya ‘En aşkın bir sene sürer 20’nci asırda ahiret yolculuğu acısı’. 21’inci asırda 3-5 çağ sürmesini bilcümle gelişigüzel çalmak ve Amasra’birlikte yaşanan, daha evvel madenlerde yaşanan; inşaatlarda, fabrikalarda yaşanan aksiyon cinayetlerini gündemde sancımak ve bu konuda gerekenlerin yapılmasını nail olmak, bunun üzere mücadele etmek hepimizin boynunun borcudur.

ÖLÜMLERİ ÖNLEMENİN YOLU ADISYON SORMAKTAN MÜSTEHAP: Ölümleri önlemenin ayrımsız yolu, hesap sormaktan geçer. İşçi ölümlerinde sorumluluğu olanlar hesap vermediğinde, bugünkü gibi elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ettiğinde, eksiltme ve terfiler almaya bitmeme ettiğinde biz bu gelişim cinayetlerini engelleyemeyiz. Biliyoruz kim anne maslahat, işçilerin yaşamını ayrımsız maliyet unsuru kendisine gören bu anamal zihniyetinin ve bu anamal düzeninin değişmesi şarttır. Yani sermayenin yararına değil, iştirakçi sınıfının, emekçilerin emeğin yararına tıpkısı içtimai düzendir. Yani türe temelinde; eşitlik, özgürlük temelinde, sendikal hakların kullanıldığı, demokrasinin bütün alım ve kurallarıyla işlediği yıpranmamış tıpkı içtimai düzendir hareket cinayetlerini önleyecek olan. Yani emeğin Türkiye’sidir. Benzeri zamanda yegâne benzeri işçinin çalışırken hayatını kaybetmediği tıpkısı say hayatını ve tıpkı sosyal düzeni kuracağımıza olan inancımızı ve bu konudaki kararlılığımızı bir öğün elan ifade ediyoruz.”

Share: