Özlem ana “Size bir defa sarılabilir miyiz?” diyen iki kardeşe gönlünü açtı

Konya’dahi hararetli Özlem Galebe, koruyucu sülale olmaya değişmeyen verdiğinde namına “Size hele sarılabilir miyiz?” diyen iki kardeşin elini üç yıldır bırakmıyor.

İki yavru annesi Utku, monitör programında izlediği apotr aileden etkilenince eşiyle bu konuda araştırma yapmaya başladı.

Yaklaşık 5 sene ilk kalp krizi sonucu eşini kaybeden 51 yaşındaki Heyecan Galebe, darülfünun öğrencisi çocuklarının de teşvikiyle Eş ve Toplumsal Hizmetler İl Müdürlüğüne başvurdu.

Başvuru süreci müspet sonuçlanan Galebe, üç yıl evvel kardeşler 5 yaşındaki Zeynep ile 7 yaşındaki Ayşe’nin havari aileliğini üstlendi.

“O sarılmayla bir bağıntı akışı olduğunu hissettim”

Yengi, AA muhabirine, bala sevgisinin kalbe felah olduğunu, Ayşe ile Zeynep’in kendisi üzere tıpkısı talih olduğunu söyledi.

Kızları geçmiş gördüğünde haddinden fazla heyecanlandığını dile getiren Zafer, “İlk geçmiş kapıdan baktılar. Gurur görevlisinin yanındaydılar. Çok mahcuptular, ilk önce Ayşe bilahare Zeynep yaklaştı. O zaman beni emniyetsiz tıpkı titreyiş aldı. O benim amacıyla bire bir tevellüt anıydı, anlatılmaz tıpkı duyguydu. Bana, ‘Size hele sarılabilir miyiz?’ dediler. O sarılmayla bir bağlılık akışı olduğunu hissettim. Ufacıktılar ama onu hissettim, o sahneyi hiçbir ant unutamayacağım.” ifadesini kullandı.

Çocukların hangi zaman isterse kendisine sükûnet sarılabildiğini, değme sarıldıklarında elden onların değil, kendisinin da haddinden fazla mutlu olduğunu anlatan Zafer, “Elimde tıpkı hareket de olsa bırakırım. Dokunaklı bulaşıklı olsa üstelik acilen birbirimize sarılırız. Bu hürriyet onlara daha çok güven veriyor.” dedi.

Kızlarla zaman ortamında birbirlerine alışmaya başladıklarına değinen Zafer, önceki özellikle yaşadıkları aşağılık sorunları kendisinin ve çocukların gayretiyle çözdüklerini dile getirdi.

“Ben onlarla çokça mutlu olduğumu, iyileştiğimi, şifa bulduğumu biliyorum”

Galebe, tıpkı çocuğun “esas” demesi kadar iyice tıpkısı molekül olmadığını belirterek şöyle bitmeme etti:

“Torunlar bana ne derse desin bahtiyar olurdum. Onlar hastalandığında çok üzülüyorum. Diş çıkartırken zorlandılar, geceleri acile gittiğimiz zamanlar oldu. İğne vurulduğunda onlar büyüklüğünde benim dahi canım acıyor. Okuma bayramında özlük çocuklarımda yaşamadığım duyguları yaşadım. Onların bire bir gülümsemesi her şeye eşit. Ailem beni doğar doğmaz ayrı odada büyütmüş. Ego bu durumun eksikliğini haddinden fazla yaşadım. Çocuklarımla zaman zaman gelişigüzel uyuyorum. Dokunmayı, dokunarak o sevgiyi aktarmanın yetişkin olduğuna inanıyorum. Onlar bizim bir parçamız oldu. Ben onlarla çok bahtiyar olduğumu, iyileştiğimi, iflah bulduğumu biliyorum. Eşimin vefatından sonra bire bir düzen kurmaya çalışırken karşıma iki iyicene çocuğun çıkması ego da o boşluğu doldurdu.”

Çocuklarının birlikte evlerinin neşesi olan Ayşe ile Zeynep’i çokça benimsediğini, kardeşleri kadar gördüğünü nâkil Korkunç Galibiyet, bu duyguları havari familya olan herkesin yaşayabileceğini ve yaşatabileceğini sözlerine ekledi.

Share: